Hüznün Bestesi – Kübra Daş
Bir gülüşe doluşamadık seninle
Biz seninle bir satırda bile
Oturup anlatamadık
Şiir bile istemedi bizi
Kızmıyorum şairlere
Beklentilerle geçinemiyorum
Bekletme beni
Nasıl ağırdır sözlerim
Kaldırmazsın gecelerimi
Gözyaşım sana bol gelir
Toparlayamazsın her sabah yatağını
İçindeki hüzün üşütür yüreğini
Diyorum ki vakit eylül;
Her şeyden kalır diyor şair
Kavanozda kahve , ve saat on ikide Mona Rosa, belki siyah Güller, belki de Geyve’nin kızgın gülleri unuttum bak,
Belki Granada ve lambada titreyen alev kalır .
Diyorum ki;Üsküdar’dan kalkar yağmurun en bereketlisi
Ya da buğulanmış gözlere kilitlenen
Vapurun sitemkâr sesi
Gel al döktüğüm karanlıkları satırlardan
Hayat dediğin nedir ki
Babamın çokça sildiği ama her defasında sildiği gözlüğünün
Vefasızlığı değil mi
Ya nedir her gün boğazıma kadar sıkıntıya battığım
Kendimden dökülen pişmanlıklar
Kızıldeniz’i ikiye ayırmış mucize
Söyle, kim giydi dikiş tutmaz hayallerimi
Sözlerim kalbine geçit vermedi.
Ahh seni kimse bilmemeli
Gönlüm kırık beklemelerden
Ne farkı var İbrahim’i tam ortasında kavurmayan ateşten,
Ben söylettim senfonisini dokuzunda demlenmiş acıdan sesini Mozart’ın
Ahh Bende kalmadı sabr-ı sükun
Bende kalmadı bir şiir daha
Kaldı, bana bir mısra
Ferini dökmüş gözlerim
Sabrımın çukurunda zâr ile gamdan tenha kuyular kaldı.
Yedi felek yalnızlığa böldü günlerimi.
Ahh bana mürekkebi kan ağlamış kara bahtım mı kaldı ..